Tibet Thangka Sanatının Modern Yorumu: Lhasa Thangka Müzesi

AND Studio'nun Tasarımı, Gelenek ile Modernliği Buluşturuyor

Thangka sanatının en büyük koleksiyonunu barındıran bir müşterinin talebi üzerine yola çıkan AND Studio, Tibet kültürünün ve mimarisinin izlerini sürerek, Potala Sarayı'nın izlerini taşıyan bir müze tasarladı. Dağların eteklerine kurulan Lhasa Thangka Müzesi, bir Tibet manastırı düzeninde organize edilmiş ve dağlarla gökyüzüyle diyalog kurmayı hedeflemiş. Modern mimari diliyle yerel sanatsal özellikleri yeniden yorumlayan detay tasarımı, Thangka ve Tibet kültürünün yayılması ve korunması için bir pencere olma amacını taşıyor.

Projede, yerel malzeme ve üreticilerin araştırılması ve CO2 üretimi ile enerji tüketiminin azaltılması üzerine yoğun bir çalışma yürütülmüş. Müşteri, uzun tedarik zincirlerinden kaçınarak yerel iş gücü ve malzemeleri tercih etmeye ikna edilmiş. Çevrenin korunması adına bölgede taş ocakları yasaklandığından, geleneksel taş duvarlar çift katmanlı havalandırmalı beton duvarlarla yeniden yorumlanmış. Sergi alanlarının zemininde ise yerel bir teknik olan preslenmiş kil kullanılmış.

Müze, sergi alanı olarak kullanılan ana kule, manzarayı seyretme noktası ve aynı zamanda bir "rüzgar kulesi" işlevi görerek, çok sıcak yaz aylarında doğal havalandırma sağlayıp binayı serinletiyor. Çift duvar yapısı, binanın yalıtımını garanti altına alırken, ısıtma ve soğutma için enerji tüketimini %30 oranında azaltıyor ve teknik ekipmanın entegrasyonunu sağlıyor.

Müze, öğrenmeyi ve meditasyonu teşvik edecek şekilde tasarlanmış. Aydınlatma ve sahneleme çalışmaları, yüzyıllar boyu süren resimleri yüceltmek ve gelecek nesiller için ilham ve tanıklık sunmak üzere düzenlenmiş. Müze güzergahı, küratör ve yerel bir rahip ile iş birliği içinde tasarlanmış. Doğal ışığın mimari bir bileşen olarak kullanımı, mekanların tasarımını yönlendirmiş. Zenital ışık, claustra ve çatlaklar, sergi salonlarının duvarlarını ve tavanlarını ara sıra deliyor.

Proje, Şubat 2019'da başlamış ve Mayıs 2022'de Lhasa, Çin'de tamamlanmış. Bu proje, Tibet'te bu sanatı tanıtmak ve sergilemek isteyen büyük bir koleksiyoncunun talebiyle başlamış. Lhasa'yı bir rahip ve müşteri rehberliğinde keşfetmek, bu ataerkil kültüre kendimizi daldırmamızı sağlamış. Bizim için burada, bu bağlama sıkı sıkıya bağlı, şiirsel ve manevi bir proje tasarlamak söz konusu olmuş. Mimar gözüyle, Budist kültürünün öğrenimini, yerel gerçekliğe derinden kök salmış bir müze yaratmak için dönüştürmüşüz; sanat ile maneviyatın sınırlarının birleştiği laik bir yer.

Başlangıçta yerel taşları kullanmayı planlasak da, çevrenin korunması adına bu bölgede taş ocakları yasaklandığından, geleneksel taş duvarları betonla yeniden yorumlamayı tercih ettik. Malzeme ithalatından kaçınmak için betonu çelik ve metal kaplama yerine seçtik.