La Pause Parisienne: Doğadan İlham Alan Bir Görsel Kimlik Tasarımı

Fanny De Bray'ın Doğa ve Dinlenme Temalı Yenilikçi Tasarımı

Logonun eşsiz özellikleri arasında, harflerin ağaç yaprakları şeklinde tasarlanması ve "U" harfinin hem mola verme sembolü olarak hem de harfler arasında boş bir alan olarak kullanılması yer alıyor. Bu boşluk, anlam sunan bir sembol olarak kullanılıyor ve bir yaprak tacı ile çevreleniyor. Doğanın varlığını pekiştirmek için logo, yeşillikler ve bitki resimleri ile çevrelenmiştir.

Projede, müşteriye tam bir kaçış deneyimi sunmak için grafik evrenin, var olan tekne dekorasyonunu temsil etmesi önemliydi. Bu nedenle, tasarım sürecinde doğadan ve çardağın üzerinde bulunan unsurlardan ilham almak gerekiyordu. 2019'da yenilenen eski restoran Le Quai, yerini 460 m2'lik bir toplantı ve etkinlik alanına bıraktı ve etkinlik koordinatörlerine taze bir nefes getirmeyi hedefledi. Paris'in kalbinde yeşil bir vaha olarak yeniden tasarlanan bu yüzen etkinlik alanı, dört mevsim boyunca doğa benzeri bir atmosfer yaratıyor ve hem gündüz hem de gece kullanıma açık.

Projenin en büyük zorluklarından biri, restoranın isim değişikliği ve mevcut çiçekli dekorasyona uygun bir grafik evrenin yaratılmasıydı. Ancak Fanny De Bray ve grafik tasarımcı Anna Cesa'nın yaratıcı yönetiminde, bu zorluklar başarıyla aşıldı. Sonuçta, hem zarif hem de nazik bir hava yaratan kıvrımlı yaprakları kullanan bir serif tipografisi ile birlikte, ağaç yaprakları şeklinde tasarlanmış harfler ortaya çıktı.

La Pause Parisienne, 2021'de A' Graphics, Illustration and Visual Communication Design Award'da Demir ödülüne layık görüldü. Bu ödül, iyi tasarlanmış, pratik ve yenilikçi yaratımlara verilir ve sektörün en iyi uygulamalarını ve yetkin teknik özelliklerini entegre eder. Ayrıca, tatmin ve olumlu duygular sağlar ve daha iyi bir dünya yaratmaya katkıda bulunur.

La Pause Parisienne, doğadan ilham alarak ve mevcut bir mekanın dekorasyonuna uygun bir görsel kimlik yaratarak, tasarım ve restoran sektöründe yenilikçi bir yaklaşım sergiliyor. Bu proje, tasarımın sadece bir objeyi estetikleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda bir mekanın atmosferini ve kimliğini de şekillendirebileceğini gösteriyor.